30 Mart 2008 Pazar

Güzelim, Güzelsin, Güzel !



Bu hafta Perşembe gecesi TV Kanallarını zaplarken Kanal 1’de durdum. Niçin mi? Birbirinden güzel kızlarımız Türkiye’nin en güzeli olmak için arzı endam ediyorlardı da ondan. Yirmi kızımız TİM Maslak’ta gerçekleşen ve canlı yayınla ekranlara yansıyan yarışmada birbirileri ile tatlı bir rekabeti yaşıyorlardı. Cengiz Abazoğlu’nun hazırladığı kıyafetler, Uğurkan Eres’in koreografisi, teknolojinin son ürünleri led’lerle hazırlanmış sahne, jüri için özel hazırlanmış ekranlı masaları ile görsel olarak üzerinde çalışılmış bir etkinlikti. Arada Burhan Öcal ve Asena’nın performansına Paris Hilton’da eşlik etti. Nil Karaibrahimgil diğer bir renkli sima olarak geceye şarkıları ile renk kattı. Pınar Altuğ ve Mehmet Ali Erbil ise sunum kısmını sırtlanmıştı. Hıncal Uluç doğal olarak jürinin bir parçasıydı. Tuttuğum istatistikte yanılmadıysam 20 finalistten 10’u İzmir’dendi. Bir kez daha İzmir şanını sürdürmüştü. Neticede seçilen güzelimiz ise Miss Turkey 2008 taçını takmaya hak kazandı.

Amacım herhangi bir magazin muhabiri gibi sizlere detayları vermek değil. Kanal 1, bir süredir ciddi bir değişim içinde. Önce logosunu, jeneriklerini yani tüm görsellerini değiştirdi. Arkasından eğlence temalı Nil Karaibrahimgil’li kampanyası ile atağa geçti. Yayın akışına Çarkıfelek gibi geçmişte rating barajlarını aşmış ama bir süredir ekranlarda olmayan formatları taşıdı. Zaman zaman eski komedi Türk filmlerinde ısrar etsede gösterdiği filmlerin gişe başarısı sağlamış olmasına dikkat edildi. Ve son bomba ise Miss Turkey 2008. Hem de Paris Hilton dopingi ile..

Burada bir ilginç durum var. Marka olarak TV Kanalları için sanki hep aynı formül işliyormuş gibi gözüküyor. Sanki birisi bir reçete veriyor ve buyrun uygulayın diyor. Futbol, film, dizi, yarışma ve haber formülü eşidinde kanalın performansını veriyor. Kimi TV kanalı bu denklemde üst sıraları alırken kimi de ne yazık ki yerinde saymanın ötesine geçemiyor. Birçok kanalın bu formülü bütçesi çerçevesinde gerçekleştirmeye çalıştığını görüyoruz. Hatta bir zamanlar birkaç kanalın farklı organizasyonlar altında aynı zamanlarda birbirleri ile güzelleri yarıştırdığını bile hatırlıyoruz. İşte Kanal 1’i seyredince bunlar geldi aklıma. Soru şu? Hala güzellik yarışmaları, bir TV kanalının kendine gündem oluşturması klasik başarı formülü içinde etkili bir bileşen mi? Yoksa bu eski taktiğin başarısını belirleyen iyi bir uygulama mı? Günümüzde sürekli farklılığı arayan pazarlama ve iletişim yöneticileri acaba yeni bir arayış içindeyken mevcudu uygulamanın (execution) gücünü göz ardı mı ediyorlar? Ya da uygulamalar artık naftalin kokmaya mı başladı? Gerçi Kanal 1’in face lift’i gayet iyi duruyor ama son sözü rating’ler ve reklam pastasından alınan paylar söylüyor? Ne dersiniz tartışmaya değer değil mi?

Hiç yorum yok: