20 Temmuz 2011 Çarşamba

Çocuktan Al Haberi!

Geçen yazımda Atatürk’ün reklamlarda kullanılması ile ilgili düşüncelerimi yazmıştım. Normalde daha sık aralıklarla yazmama rağmen, bu yazının bir süre daha gündemde kalmasını istediğim için, bu seferlik arayı azıcık uzattım. Sevgili sayfa editörlerimizden özür diliyorum. Geçen yazı ile ilgili Medyaloji sayfalarında yapılan yorumların çok daha fazlasını şahsi e-posta adresime gönderenler oldu. Kimi bana katıldı, kimi katılmadı. Herkesi cevapladım. Düşüncelerimi paylaştım. Zihinlerde başka bir bakış açısı oluşturduğumu düşünüyorum. Tek şaşırdığım konu ise Anadolu Sigorta’dan tek bir muhatabın dahi bu konuda bir geri dönüş yapmaması ve bir görüş belirtmemesi. Neyse herhalde ki yoğunlar diye düşünüyorum.



Hazır hassas konulardan başlamışken ve ayrıca bu hafta 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı da kutlanacakken, ben de çocuklarla ilgili yazmak istedim. Her zaman ki gibi işin iletişim ve pazarlama tarafı ile ilgili yazıyor olacağım. Sadece yermek değil buradaki yazıların amacı. Aynı zamanda iyi olanları da övmek. Gelin önce güzel olanlarla başlayalım. Geçen hafta Pegasus hava yolları ile seyahat ettim. Sabahın köründe yarı uykulu bir vaziyette bir an önce uçak kalksa da uyusam, şu hosteslerin ve pilotun konuşmaları bitsin derken o malum güvenlik anonsu ekranlarda başladı. Ama bir farkla. Hostes ve bu bilgilendirme ile ilgili senaryoda yer alan yolcuların hepsi büyümüş de küçülmüş tarzda çocuklardan oluşuyordu. Hem Türkçe hem de İngilizce uçak kalkarken, inerken ve acil durumlarda ne yapmamız gerektiğini anlattılar. Arada komik sahnelerle süslenmiş bu anons ve bilgilendirme filmi ile açıkçası sabahım o kör saatinde eğlendim. Biraz tebessüm ettim. Bu yöntemle havayolu, uçak yolculuğunun en sıkıcı prosedürünü ve bilgilendirme kısmını güzel ve keyifli bir hale getirmişler. Filmde rol alan çocuklar ise havayolunda çalışan personelin çocukları. Güzel olmuş. İlgi çekmiş. Yapılan iş bana marka ile ayrı bir çalışma gibi de gözükmedi. Nedeni ise en başından beri bu havayolunun tüm anonslarında “Bayanlar, baylar ve sevgili çocuklar” vurgularını yapması ve uçaklarına çalışanların çocuklarının adlarını vermesi.

Yukarıdaki örnekten farklı olarak sadece çocuklara ürün ve hizmet üreten birçok marka ve firma var. Gıda, oyuncak, mobilya, tekstil ve bunun gibi birçok iş alanını saymak mümkün. Çocuklara yönelik iş yapan markaların iletişim dilinde de bu yolu seçmesi kadar doğal bir şey yok. Bu iletişim şekliyle çok başarılı pazarlama ve marka konumlandırması yapanlar var. Ya da gerçekten çok vasat ve 6 yaşındaki kızımı dahi sıkan ve onun gözüne dahi giremeyen markalar ve çalışmalar da var. Ben kızımdan da anlıyorum ki tüketici olmak bilinç oluştuğu yaştan itibaren başlıyor. Markaların ve marka yöneticilerinin bunu gerçekten iyi anlaması gerekiyor. Neyse dağıtmayalım konumuzu.
Gelelim işin diğer boyutuna. Yani esasında bulunduğu sektörün çocuklarla alakası olmayan ve hatta çocukların kullanacağı hiçbir ürün ve hizmeti dahi olmayan ama marka iletişim dilinde, reklamında ve diğer pazarlama faaliyetlerinde çocukları kullanan marka ve şirketlere. Sözüm size olacak. Gerçi dilimizi sivriltmeden önce yine de diyerek bazı istisnai durumlar için küçük bir tolerans payı bırakayım. Aile ile birlikte gidilen bir yerde veya aile ile birlikte kullanılacak bir ürün veya hizmet varsa ortada, diğer tüm iletişiminizin yanı sıra çocuklar yoluyla iletişimin kullanılmasına tepki göstermiyorum. Hatta otomotiv, turizm hatta yukarıdaki gibi havayollarında çok başarılı iletişim ve reklam kampanyalarına da rastlanabiliyor. Gözünüzde canlanmadıysa örnekleyelim. Tatile gideceğiniz otelin çocuklar için çok özel vakit geçirilebilecek bir alanı ve tesis imkanı varsa burada çocukların da reklam dilinde kullanılacağı bir çalışma markanın tüm tanıtım çalışmalarının yanı sıra kullanılabilir. Kullanılıyor da. Buraya kadar gerçekten bir acayiplik yok. İşin bence en acayip yönüne geliyoruz. Çocuğun o hizmet ve ürünü kullanmasına ve hatta o markayı bilmesine dahi gereğinin olmadığı durumlarda eğer iletişim çalışmalarında ve özellikle de reklam kampanyalarında çocuk kullanılması inanılmaz bir şekilde bana çocuklar üzerinden duygu sömürüsü gibi geliyor. Yanlış bir uygulama olarak görüyorum. Yani bir anlamda çocuklar üzerinden büyüklerin duygularına tecavüz ediliyor gibi geliyor. Amaç için her şey mübahtır diyen ve toplum sorumluluğu olmayan bir marka imajı bende oluşuyor. Açıkçası burada çocukları reklamlarında kullanan ve gerçekten benim her daim tüylerimi diken diken eden markaları tek tek saymayacağım. Çünkü bu yazdıklarımdan bu markaların etkilenip de strateji değiştireceğini zannetmiyorum. Amacım siz değerli okuyanların bilinçlenip sizlere çocuklar üzerinden duygu sömürüsü yapan markaları ve kurumları ayırmanız ve zaman içinde kullanım ve satın alma alışkanlarınızı bu markalar aleyhine değiştirerek gerekli tepkileri göstermenizi sağlamak. Bugün Türkiye’nin en değerli ve en devasa markaları dahi zaman zaman bu yöntemi kullanıyor. Bilerek ya da bilmeyerek bu yöntemle marka konumlandırması, mesaj iletimi yapmaya çalışıyor. Biz reklam, iletişim, marka ve pazarlama yönetimi alanında olanlara çok iş düşüyor. Ben artık “çocuktan al haberi” ya da “çocuktan al reklam mesajını” durumlarından sıkıldım. Çocuk kullanımı bana markalar için hiç yaratıcı gelmiyor. Sanki işin kolayına kaçılıyor gibi geliyor. Çocuklarla ilgili bir alanda olmayanlar için reklamlarda koyalım bir çocuk sevimli olsun dönemi bitse çok sevineceğim. Lütfen ya da lüüüüfteeeennnn….Hangisinden anlıyorsanız?
Hepinizin 23 Nisan’ı kutlu olsun.
Olgar Ataseven
Marka ve İletişim Danışmanı
olgar.ataseven@kilowatturkey.com

Hiç yorum yok: