2 Eylül 2012 Pazar

Basketbolun parazit reklamları


Geçen hafta üzerinde durduğum konuya devam ediyorum. Malumunuz geçen yazıda sponsor olmamasına rağmen sponsormuş gibi görünen reklamlarla halkı ve tüketiciyi kandıran Denizbank’ı yazmıştım. Yazının sonunda ise hem Basketbol Federasyonu’nu hem de Turgay Demirel’i bu kötü niyetli reklamların durdurulması için göreve çağırmıştım. Federasyon Başkanımız bu kadar yoğunluğu içinde kendisi cevaplayamasa da ekibinde yer alan Avukat Hande Hançer aracılığı ile bir açıklama gönderdi. Konuya ne kadar hassas yaklaştıklarını bir kez daha bu cevapla görmüş oldum. Teşekkür ediyorum. Bakın Federasyonumuzun yaptığı açıklamada neler yer alıyor. Bir kısmına aynen yer veriyorum.
 
….. Medyaloji.net isimli internet sitesinde yayımlanan 30.08.2010 tarihli yazınızda; Deniz Bank’ın, 2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası ile ilgili olarak Organizasyonda sponsor olmadığı halde yayımladığı reklam filmleri ile tüketicilere sponsor olduğu yönünde izlenim vermekte olduğu ve bu suretle haksız yarar sağlamakta olduğu belirtilmiş ve Basketbol Federasyonu ile Turgay Demirel’i bu fiilleri durdurmak yönünde harekete geçmesini talep etmektesiniz.
 
Söz konusu yazınız ile ilgili olarak belirtmek gerekir ki; Deniz Bank’ın yayımlamış olduğu “basketbol” temalı reklamlar, tam da ifade etmiş olduğunuz şekilde, “sponsor olmadığı halde sponsor olduğu izlenimi yaratma ve bu suretle sponsor olmanın avantajlarından haksız yere yararlanma” şeklinde ortaya çıkan ve Reklam Hukuku anlamında “sinsi-parazit reklam (ambush marketing)” olarak tanımlanan fillerinin tipik bir örneğidir.
 
Bu yıl ülkemizde gerçekleşen 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası, FIBA FEDERATION INTERNATIONALE DE BASKETBALL tarafından düzenlenmekte olup Şampiyona öncesi, sonrası ve Şampiyona esnasında doğabilecek bu tür hukuki uyuşmazlıklara karşı yasal yollara yapılacak başvurular da bu Kurum tarafından gerçekleştirilmektedir. FIBA FEDERATION INTERNATIONALE DE BASKETBALL, Deniz Bank tarafından yayımlanan ve FIBA 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasını konu alan reklamların derhal durdurulması amacıyla 26.08.2010 tarihinde ihtarname gönderilmiştir. Söz konusu ihtarname sonrasında, olumlu yanıt alınamaması halinde, diğer yasal yollara da başvurulacaktır.
 
Bu çerçevede, konu ile ilgili hassasiyetinize teşekkür eder, FIBA FEDERATION INTERNATIONALE DE BASKETBALL’ın 2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası öncesinde, Şampiyona esnasında ve sonrasında, tescilli marka haklarına açıkça tecavüz teşkil eden ve ayrıca parazit pazarlama yoluyla yaratılan iltibas sebebiyle haksız rekabete yol açan fiillere karşı etkin bir mücadele vermekte olduğunu bilginize sunarız.    ….
 
Görüldüğü gibi Federasyonun doğrudan görevi olmasa da FIBA ile ortak bir çalışma yürütüyor. Özellikle Federasyondan Hande Hanım’ın yaptığı tanım tam da Denizbank’ın yaptığını anlatıyor. Parazit ve sinsi reklam. Tüm bu süreç içinde öğrendiklerim ile kendi gözlemlerimi birleştirdiğimde ise Denizbank’ın FIBA’dan aldığı ihtarnameye rağmen bir süre daha bu haksız reklama devam ettiğini gözlemliyorum. Tabi yanılıyor da olabilirim ama ne yazık ki Denizbank’tan herhangi bir muhatap, bana ulaşıp açıklama veya bilgi verme lütfunda bulunmadığı için yorumlarım bir yere kadar olabiliyor. Galiba bu aralar basketbol yatırımları ile meşgul oldukları için vakit ayırma gereğini duymadılar.
 
Tüm bu gelişmeler yaşanırken tam da Denizbank’ı ayıplarken, yanına bir marka daha geldi. Banvit. Onlar da aynı akilane! taktiği uygulamışlar ve Milli Takımımıza başarı diliyorlar. Yok efendim beyaz et, kırmızı et! Başarılar falan… Sevgili şirket sahipleri, yönetim kurulu üyeleri, genel müdürler, pazarlama yöneticileri lütfen ve lütfen bu basit ve kısa dönemli yollara girmeyin. Kurumsal sorumluluk bunun tersini gerektiriyor. Marka yönetimi ve inşası hileli yollarla olmuyor. Beyler, hanımlar eski devirler bitiyor! Her şey kitabına göre… Her oyunun kuralı var. Kurallar içinde yeteneklerinizi ve yaratıcılığınızı göstermenizi diliyoruz. Türkiye’nin elde ettiği güzel bir başarıdan ve basketboldan parazit reklamlarınızı çekin.
 
Not: Konuya dikkatini çektiğim Reklam Öz Denetim Kurulu’ndan da bir ses seda yok. Onlardan da bir yorum bekliyorum.
 
Olgar Ataseven
Marka ve İletişim Danışmanı

Hiç yorum yok: